Çöl

Her anı bir başka acı, özlem, unutulmaz güzelliklerle dolu olabilir.

Çöl

Her anı bir başka acı, özlem, unutulmaz güzelliklerle dolu olabilir. Üzmeyi üzülmeyi değil, gülmeyi, güldürmeyi sevmeme rağmen bazen paylaşılması gereken üzüntüler de oluyor.
Öğrencilikle, çalışma yaşamımı birlikte yürüttüğüm, ülkenin siyasi çalkantılarla sarsıldığı yıllardı.
Hafta sonu nöbetindeydim.
Karşı yoğun bakım ünitesinden arkadaşımın bağırışları, çocuk ağlama sesiyle karışarak servisime kadar geliyordu.
Bağırışlar artınca ne olduğunu öğrenmek için yanlarına gittim.
Nöbetçi arkadaşım kendini kaybetmiş, öfkeli, bağırıyor, çağırıyor. Benzer cümleleri tekrarlayıp duruyor.
” Söylesene Allah’ın belası. Ne dediğini anlamıyorum. ”

Muhatabı yaklaşık 7-8 yaşlarında, kirli saçlı, sevimli bir kız çocuğu. Çocuk karyolasında ayağa kalmış, sürekli ağlıyor, aynı şeyi söylüyor. Arkadaşımın kalkan eline engel olduktan sonra çocuğun yanaklarını avuçlarıma aldım.
Saçını okşadım, gülümseyerek sordum.
” Tu çi dixwazi— Ne istiyorsun? ”
” Ez dikim herim çole.— Çöle gitmek istiyorum. ”
Gülmekle ağlamak arasında gittim geldim.

Köyüm, çocukluğum aklıma geldi. Kerpiçli evlerde yaşıyorduk. Tuvalet ihtiyacı büyük, küçük fark etmeksizin kuytu yerlerde veya kimsenin görmeyeceği ağaçlıklarda, tarlalarda giderilirdi.
Köy dışında ihtiyacın giderildiği bu eyleme çöle gitmek deniyordu. Çok sıkışmış olduğu belli olan sevimli çocuk her şeye rağmen kendini tutuyor, yatağını kirletmek istemiyordu.
20-25 yıl geçmiş olsa da bazı şeyler hiç değişmemişti anlaşılan. Çocuğu kucakladım. Belki de hiç görmediği tuvalete götürdüm.

İşi bittikten sonra altını temizledim, ellerini, yüzünü yıkadım. Güzelden güzel olduğunu o zaman gördüm.
Kucağıma aldığımda boynuma sarılışını bugün bile aynı sıcaklıkta hatırlarım.
Kaldığı sürece sık sık ziyaret ettim. Tercümanlığını yaptım.
Bazı cümleleri kağıda yazarak yatağının başına astım.
Arkadaşlarım da memnun oldu.
Onların anlaştığını görmek beni de mutlu ediyordu.
Sonra ne olduğunu bilmiyorum.
İzinler, sınavlar, gözaltıları, yeni hastalar.
Yetkili olsam tüm eğitim kurumlarına, tekçilere, yasakçılara inat en az üçü yerli olmak üzere 5 dili müfredata koyardım.

Bu anıyı neden paylaştım bilmiyorum.
Benzeri birkaç olayı 45 yıl sonra yaşayınca aklıma geldi.
Bazı şeyler hep çöl kalıyor bu coğrafya da.
Çöl değil, yemyeşil, masmavi bir dünya dileğiyle tüm zelal yüreklere tüm dillerden SELAM OLSUN.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu