Bahar havası

Bir bahar havasında yine doğa. Baksana havasından geçilmiyor. Çiçeklere açılın diye emir veriyor günlerdir. Güneş biraz güldü diye ısınacağını zannettiler.

Bahar havası

Bir bahar havasında yine doğa. Baksana havasından geçilmiyor. Çiçeklere açılın diye emir veriyor günlerdir. Güneş biraz güldü diye ısınacağını zannettiler. Havaya girdi bunlar biliyorum ben. Hey yavrum hey.

Bahara merhaba dansını yaptıran canlılığa bir bakmak lazım.

Mevsimlerin mutlulukla bir ilgisi olmalı. Kışın hüzün çöken hislerime baharda güneş doğuyor.

Baksanıza erik ağaçlarında renkli çiçekler başkaldırmış bu sabah. Dalları beyaza bürünmüş. Rüzgarla savaşıyor. Tek tek dökülüyor çiçek yaprakları. Sevimli olduğunu zannediyor. Aşerenler olmasa onları yiyen olmayacaklar da haberleri yok.

Şeftali ağaçları da bir tuhaf. Çiçek tomurcukları açtığında tek bir çiçek çıkıyor. Yaprağıyla bizi mest edeceğini düşünüyor ağaçcık. Vallah ister beyaz ol, ister pembe. İster alacalı ol ister kavuniçi. Rengini bilmem ama seni ne yerim ne de severim. Otur oturduğun yerde.

Kardelenler de toprağı delip çıkmak üzere. Biraz su gördü mü şımarıyor işte.

Fulyalar da devrim peşinde. Hem güzel görünür hemde mis gibi kokusu varmış. Herkesi kendisine hayran bırakıyormuş. Yok ya yermiyim ben?

Otların içinden şaha yükselen nergisler de boy gösteriyor yine podyumda. Tabi ya boyu posu yerinde. Havası bin beş yüz yetmiş sekiz. Bu kısa boyumla ben mi havalı havalı yükseleceğim?

Çiğdem çiçeği de az değil. Şuna bak bir mor görünüyor gözlere, bir sarı. Bir de utanmadan koku veriyor. Beni kandıracak aklınsıra.

Ya şu sarı mimozaya bak. Güneşten bir damla gibi durup gözüme batıyor. Koparmak isteyeceğimi sandı herhalde. Kal olduğun yerde de görüntünü görelim.

Bu çiçekler yok mu bu çiçekler. Hep bir mana taşımak için bahane peşindeler. Durdukları yerde yaşıyorlar. İnsanlarda işine geldiği gibi konuşuyor. İşine geldiği gibi anlamlar yüklüyor. Birbirlerini kandırmak için bu süslü bitkileri de adamdan sayıyorlar. Koparıp kesiyorlar kendileri gülüyor kendileri seviniyorlar. Olan çiçeklere oluyor keyfini onlar sürüyor. Sonra çiçekler de güzel olduklarını zannediyor.

Hele gül diye bir çiçek var. Geniş geniş takılıyor. Açılıp saçılıyor. Bir de biraz koktu mu burnu havada. Nazlanmak içinde her yerine dikenler sarmış. Bu kadar güzel olursan dikeniyle birlikte koparırlar haberin yok. Bize diken miken sökmez yavrum. Güzel bulduğumuza sahip çıkarız. Sahibi oluruz. Biz beğendik mi karşı taraf önemli değil.

Papatyalarsa hala hüzünlü. Yok bir seviyormuş bir sevmiyormuş. Bırak sana ne ister sevsin ister sevmesin. Yaprak sayılarını başkasının sevgisine göre mi belirliyorsun sanki.

Hay Allah.

Neyse onu boşver de bir kaç gün hava düzeldi, bir kaç günde yağmur yağınca etrafa bir şeyler oldu sanki?

Ağaçların tomurcuklarında da heyecanlar türemiş. Dallarda bir hareketlilik var sanki.
Ne o, yoksa yaprak mı açmak niyetindeler?

Sakın duymamış olayım!

Kışların soğuğunu hâlâ iliğime kadar hissediyorum. Buz tutmuş duygularım. Güneş uzak düşlerime. Gökyüzü mavisi kızıla bürünmüş.
Hiç bir çiçek, hiç bir koku çözemez beni. Yer miyim ben?
Bana yutturamazlar. Neymiş efendim, bahar geliyor.
Hadi ya!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu