Yaşama Sahip Çıkmak

Kalktığı ilk istasyondan itibaren, döşenmiş rayların üzerinde güzergâhı önceden belirlenmiş yönde ilerleyen tren gibi.

Yaşama Sahip Çıkmak

Toplum nereye gidiyor diye sormanın anlamı yok.
Kalktığı ilk istasyondan itibaren, döşenmiş rayların üzerinde güzergâhı önceden belirlenmiş yönde ilerleyen tren gibi.

Hangi istasyonda mola verecek, son durak neresi bilemiyoruz.
Rayları döşeyenler, istasyonları, hedefi belirleyen muktedirler biliyor ama.
Zaman zaman makinist, vagonlar değişse, raylar yenilense de tren aynı tren.
Olağanüstü haller, sıkıyönetimler, darbeler, iktidar değişimleri, mola verilen birkaç istasyondan başka bir şey değil.
Birkaç zelal yürek dışında sorgulayan, soran yok.

Onlar da bedel ödemekten, ölmekten, tekçiler, yobazlarla uğraşmaktan bitap düştüler.
Treni durdurmaya, doğru hedefe yönlendirmeye güçleri kalmıyor.
Dinciler, ne mutlucular, fetvacılar, tetikçiler, linççiler her yerde hazır bekliyor çünkü.
Zaman, mekân, felaketler fark etmiyor
Sinyali alır almaz harekete geçiyorlar.

Aslında, vatan-millet- bayrak- din-iman maskeli bu güruhlar omurgasız, korkak, beyinsiz, sahibinin sesiler.
İnsana, doğaya, yaşama, barışa, güzelliklere düşmanlar.
Buna rağmen tüm vagonlara yerleşmiş denilebilir ki treni ele geçirmişler.

J.P. SARTRE’nin dediği gibi;

“İnsanın özgürlüğü, kendisine yapılanlara karşı gösterdiği duruş ve davranışında saklıdır.”
Tüm mesele insanların özgürlüklerine yani yaşama sahip çıkıp çıkmayacağı.
Özgürlükten, yaşamdan yana zelal yüreklere tek değil, tüm dillerden SELAM OLSUN.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu