Kısaca ifade etmek gerekirse, bir yasağa, yasaya karşı yapılan davranışlar suç olarak ifade edilir ve karşılığında ceza uygulanır.
Toplumsal mutabakat sağlanarak tanımlar doğru yapılır, ayırımsız uygulanırsa sorun yok.
Ne var ki öyle olmadı, olmuyor bu coğrafyada hatta dünya da.
Oysa bir ülkede adalet, hukuk, eşitlik, özgürlük yoksa suç da, suçlu da, ceza da insani anlamda hükümsüzdür.
Zira yasaları yapan muktedirler buna göre düzenleme yapıyorlar.
Otoriteye karşı gelmek suçtur.
Haklı, haksız karşı gelen herkes suçludur.
Zam yapanlar değil, zamlara itiraz edenler suçludur.
Yasakçılar, inkârcılar, darbeciler, işkenceciler, tetikçiler, yalakalar değil direnenler, kabul etmeyenler suçludur.
Padişaha, krala, hükümdara, halifeye, tanrıya asla karşı gelinmez.
Gelenler teröristtir, haindir, bölücüdür yani suçludur.
Sonuç olarak adaletin, hukukun, eşitliğin olmadığı bir iklimde tüm yağmurlar, karlar, baharlar, renkler, şiirler, türküler, klamlar suçludur.
Evlatlarını kaybeden anneler, işinden, ekmeğinden edilenler, diline, kimliğine sahip çıkanlar, zelal yürekler suçludur.
Kendi adıma onurla suçluların safında olduğumu bildiriyorum.
Suçluyum.
Adil, eşit, özgür, zelal bir dünyadan yana atan tüm zelal yüreklere tüm dillerden SELAM OLSUN.
