Şanlıurfa’nın Önemli Gelenekleri Nelerdir?

​Uygarlığın doğduğu şehir olan Şanlıurfa’da geçmişten günümüze dek gelen önemli gelenekleri sizler için derledik. İşte Şanlıurfa’nın önemli gelenekleri..

Şanlıurfa'nın Önemli Gelenekleri Nelerdir?

Şanlı şehir Şanlıurfa, medeniyetler beşiği olarak dünyaya nam salmış ve salmaya devam ediyor. Gerek tarihi dokusu gerek medeniyetin doğduğu şehir olması Şanlıurfa’yı Türkiye’nin birçok ilinden ayırt etmeye yetiyor.

Şanlıurfa’nın sahip olduğu tarihi dokular, geçmişten günümüze varlıklarını sürdürürken, manevi değerler de aynı oranda korunuyor. Örf ve adetlerin, gelenek ve göreneklerin önem taşıdığı Şanlıurfa’da, günümüzde varlığını sürdüren gelenekleri derledik.

İşte Şanlıurfa’nın Gelenekleri;

SAHANİYE

Şanlıurfa’ya özgü bir toplantı ve eğlence biçimidir. Genelde orta yaş arkadaşlar arasında yapılır. Kaç kişi arasında olacağına dair kesin bir kural yoktur. Sahaniye gezecek arkadaşların çok samimi ve akran olması gerekir. Sahaniye’de arkadaşlıklar daha da pekişik ve ilerler. Sahaniye gezmeleri genelde kış aylarında, özellikle ramazanlarda olur. Belirli bir arkadaş grubu ya belirli bir yerde, bir odada toplanırlar, ya da herbirinin evinde sırayla birer gece toplanırlar. Üst üste her gece olabileceği gibi, gün aşırı ya da haftada 2-3 gece de yapılabilir.

Sahaniye’nin Kuralları Nedir?

Sahaniyede genel kural, herkesin evde pişirilen yemekten toplanılacak yere getirmesidir. Sözgelimi, arkadaş grubu 8 kişiyse o gece sofraya 8 çeşit yemek konulmuş olur. Sahaniyede bazen yemekler ve tatlılar, arkadaşlar arasında taksim edilir. 8 kişi 2 gruba da ayrılabilir 4 kişi bur gece, diğer 4 kişi de başka bir gece yapar. Sahaniyede yemek, genelde yer sofrasında yenilir. Ev sahibi-misafir ayrımı yoktur. Herkes ev sahibi gibi hizmet eder, sofrayı hazırlar. Sözgelimi çiğköfte yapılacak ise, köfteyi en iyi yoğurabilen yoğurur. Köfte olunca ayran mutlaka olur. Yemekten sonra da tatlı yenir.
Gerek yemek ve gerekse tatlılar mutlaka evde yapılır. Çarşıda pek yapılmaz ve çarşıda yaptırılan yemek ve tatlıya da sofrada itibar edilmez. Bazı evlerin kendine özgü, meşhur yemek ve tatlıları vardır. İyi hazırlanmış yemek ve tatlı getiren önce methedilir, iltifatlar yağdırılır, gururu okşanır ve sonunda da ödül!) olarak bir ziyafet yüklenir.

ODA GELENEĞİ

Oda, sıra gecelerine çok benzer. Aynı çevrenin arkadaşları belirli bir yerde bir oda veya bir daire tutar ve sererler. Sergi için gerekli eşya ve malzemeleri ya çarşıdan ortaklaşa alırlar, ya da herkes evinden bir şeyler getirir. Bir de işleri yapacak etrafı temizleyecek bir adam tutarlar. Odanın bütün giderleri ortaklaşa ödenir.

Oda Geleneği Nasıl Yapılır?

Odada cumartesi öğleden sonra ve Pazar günleri oturulur. Odaya her gece belirli bir saatte gelinir. Orta hizmetini gören adam, daha evvel gelir. Temizliği yapar, mangalı ya da sobayı yakıp odayı ısıtır. Acı kahveyi hazırlar. Nargile içenlerin nargilelerini temizler. Odaya, sahaniye usulü yemek getirilebilindiği gibi harafane de yapılarak çeşitli yemekler ya da çiğköfte yapılır ve yenir. Odadaki yemekleri yemek yapabilenler yapar. Odada oyunlar oynanır, saz çalınıp türküler ve gazeller söylenir. Sohbet edilir, hatıralar anlatılır ve kitaplar okunur. Oda genelde her gece açılır. Bilhassa yağmurlu ve soğuk kış günlerinin pazarlarında oda alemleri çok güzeldir. Pazar günleri hava açık ve kıra gitmeye uygunsa oda arkadaşları hep birlikte kıra giderler. Bu bir köy olabileceği gibi, bahçe de olabilir.

BAĞ, BAHÇE, DAĞ GEZMESİ VE YATI GELENEĞİ

Bağ, bahçe dağ gezme ve yatmaları Urfalı’ya özgü bazı özellikler taşır. Kırlara bahar ve yaz aylarında gidilir. Kişi sınırlaması yoktur. 5 ila 20 arkadaş arasında değişir. Yatıya ya devamlı, ya da bir-iki geceliğine gidilir. Devamlı gidenler, daha donanımlı giderler, gedecekleri yere önce halı, kilim, keçe ve hasır gibi yere serileceklerle yataklarını götürürler. Geceleri soğuk olacağı gibi kürkler de unutulmaz. Ayrıca, gerekli mutfak malzemeleri, mangal, kebap için şiş ve kömür de götürülür. Yatıda genellikle 1-2 gün kalınabilir. Bir ay ve daha fazla kalan gruplar da olur. Kalma süresi, arkadaş grubunun durumuna göre değişir.

Bağ, Bahçe, Dağ Gezmesi ve Yatı Geleneği Nasıl Yapılır?

Cumartesi ve Pazar günleri devamlı kalınır. İş günlerinde, ise, sabah erkenden şehre gelinir, akşamları dönülür. Yemek ya sırayla yapılır, ya herkes elinden geleni yaparak ortaya koyar, ya da yemek pişirmesini bilenler devamlı yemek yapmayı üslenirler. Her grup bir adam tutar. Bu adam etrafı temizler, bulaşıkları yıkar, ateş yakar ve gerekirse şehre giderek malzeme ve yiyecek satın alır. Ulaşım ve yük taşıma aracı genellikle ya bir merkep, ya da bir beygirdir.
Geceleri sazlar, cümbüşler çalar, Davûdi sesliler gazel ve türküler okur. Bu gazel ve türküler etrafındaki komşu gruplardan duyulur. Duyanlar da, gazel, türkü ve hoyratlara cevap verirler. Bu hallerde bazen iddialaşmalar olur. Karşılıklı söylemeler sabaha kadar devam eder. Dağlarda yatıya kalmak çok eski bir gelenektir. Gitmenin, kalmanın, yemek hazırlamanın, yemek yemenin, oturmanın ve eğlenmenin bir adabı vardır. Adaba uymayanlar, taşkınlık yapanlar gruptan uzaklaştırılır.
Bir yada iki geceliğine yatıya gidenler ise, ya Cuma, ya da cumartesi akşamı gidip Pazar akşamı dönerler. Geçmişte kadınlar da kıra giderlerdi. Çarşamba ve Cumartesi günleri öğleden sonraları genellikle aile fertleri, komşu ya da akraba aile eşliğinde giderlerdi. Kadınların gittikleri gezi yerleri günümüzde artık iskan sahaları oldu, gecekondularla kaplandı. Kadınlar genellikle çiğköfte ile giderler, bazen de evde yaptıkları yemekleri götürürlerdi. Özellikle erkeklerin gittikleri başlıca dağ ve diğer mesire yerleri şunlardır: Kanlı Mağara, Delikli Mağara, Şıh Maksut, İpek Mağarası, Merkêfe, Top Dağı, Dip Karlık, Karlıklar, Dev Teşti, Halepli Bahçesi, Karaköprü, Cavsak Suyu ve Zeytinlik.

Sünnet Düğünü

SÜNNET DÜĞÜNÜ

Sünnet düğününde yine küvre denilen vekil vardır. Küvre sünnet olacak çocuğu veya çocukları kucağına alarak sünnet ettirir.
Sünnet düğününden birkaç gün önce, gelecek olan misafirlere verilmek üzere yemekler hazırlanır. Sünnet düğününün belli başlı yemeği yörede tirit denilen yemektir.

Sünnet Düğünü Nasıl Yapılır?

Sünnet düğününden bir gün önce sünnet olacak çocuk at, atlı araba, otomobil v.s. binek hayvanı veya vasıtalardan biriyle şehirde gezdirilir. Genellikle Dergâh denilen İbrahim Halil Camii’ne götürülerek buradaki kutsal olduğuna inanılan suyla yüzü yıkanır ve içirilir.

Sünnet yapılacak günün (genelde Pazar) sabahı erken saatlerde misafirler toplanırlar. Sünnet olacak çocuğu küvre kucağına alarak sünnet yapılacak masanın yanındaki yerde oturur. Sünnet anında uyuşturucu iğne yapılmadığından, sünnet olacak çocuk acıyı duymasın diye sürekli ağzına şeker ve lokum konur. Hazırlanan yatağına yatırılır.

Yemeğe misafirler gruplar halinde alınır. Yemekten sonra ise yine acı kahve ve sigara ikram edilir.

KİRVELİK

Türk toplumunda kirveliğin yeri ve önemi büyüktür. Urfa’da ise kirvelik çok daha başka anlamlar yüklenir, derin bağlar kurar. Oğlunu sünnet ettirecek ya da evlendirecek ailenin kirvesi yoksa, aile reisi çok iyi düşünerek, ailenin kirveliğini yapacak uygun birisini bulur. Seçilen adaya kirvelik önerilir. Aday genellikle öneriyi kabul eder. Zira, kirvelik, bir onur ve itibar meselesidir.

Kirvelik Geleneği Nasıl Uygulanır?

Kirvelik kabul edilmişse, kirveye uygun bir hediye gönderilir. Bu çocukların sünnetine ya da delikanlılarının evlenmesine işarettir. Kirve hediyesini hoşnutlukla alır. Sünnet sözkonusu ise, çocukların sünnet elbiselerini yaptırır; evlenme ise, düğün, süpha, hamam yemeği ve diğer törenleri üstlenir. Düğünde damadın elbisesini giydirir. Düğünde damadın yanıbaşında bulunur ve süpha ziyafetinde damat ile beraber tahtta oturur. Aşçıya, davulcuya, berbere, kahveciye ve gereken yerlere damat ile birlikte bol bol bahşiş verir. Damadın gerdeğe konulmasında bulunur. Düğünden sonra, uygun bir hediye ile evli çifti ziyarete gider.

Kirve, ailenin kirvesidir. Genellikle kendisine, “Kirve” diye hitap edilir. Kirve ile kirve olunan aile arasında çok sıkı ilişkiler kurulur. Bu ilişki, kan bağı kadar yoğun ve güçlüdür. İki aile artık birbirinden kız alıp vermez. Kirvenin saygınlığı ve otoritesi tartışılmaz. Kirvelik, babadan oğula geçer. Eğer arada çok önemli bir problem çıkmaz ise, kirvelik bağı asla kopmaz, devam eder. Beş-on kuşak ötelerden gelen kirvelikler vardır. Kirvenin oğlu olmaz ise, kendisinden sonra, kirvelik de noktalanmış olur.

Urfa Sünnet Düğünleri

ŞANLIURFA EVLENME ADETLERİ

Urfa’da eski bir adet olan eşlerin birbirlerini görmeden, görücü usulü ile evlenmeleri eskisi kadar yaygın olmamakla birlikte, bugün de karşılaşılması muhtemel bir evlenme şekilleri arasındadır.
Evlenme yaşına gelen delikanlının doğrudan “Ben evelenecağam” diye anne ve babasına söylemesi ayıp sayıldığından bu durumu uygun bir şekilde yakın arkadaşlarına veya başka bir kimse vasıtasıyla anne ve babasına iletir.

Haberi iletecek olan kimse erkek ise oğlanın babasına “Allah ömürlü etsin, yeğenimiz artık böyüdü, gözü damlarda duvarlarda” diyerek delikanlının evlenecek yaşa geldiğini ve bir kızın aranmasını söylemek ister. Oğlanın babası ise durumu hanımına açar. Oğlanın annesi ise “Benim de kulağıma degdi, ben de işin farkındayam” diye cevap verir. Zaten anne bu hayırlı işten daima babadan daha fazla çaba harcar.

Evlenecek yaşa gelen delikanlı ise annesinin yaptığı yemekleri, yıkadığı çamaşırları, beğenmemeye başlar. Çeşitli huzursuzluklar çıkarır.

Annesi ise “Elimden bı kadar geli, yarın avradi siye bişirir begenırsen” der. Oğlan ise konunun iyice anlaşıldığını ve verilen mesajın yerine iletildiğinin huzuru içerisinde tebessüm eder.
Anne o günden sonra gizliden gizliye kız aramaya başlar. Tanıdıklarının tavsiyelerine uyarak gelinlik çağındaki kızların evine bir bahâne ile giderek, kızın ailesinin yaşantısını kendi görüşüne göre inceler.

Urfa Evlenme Adetleri

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu