Filmin sonu yine hüsran ve başarısızlıkla biteceği kesin. O halde sistemde bir yanlışlık var. Bu sistem değişmeli, değiştirilmeli, sistemsizlik sistem olmamalı, kulüpler kişiler tarafından değil, ilkelerle yönetilmelidir.
Yıllardır uzun vadeli kalıcı stratejiler yerine, günü kurtarmaya yönelik ve yalnızca sportif başarıyı ön plana çıkaran planlar tercih edilmektedir. Yönetimlerde, oyuncularda ve teknik kadroda süreklilik yoksa, başarısızlığın kaçınılmaz olacağı gerçeği bir türlü görülemedi?
Herhangi bir kulübün son beş yılını incelediğimizde, onlarca teknik kadro, yüzlerce futbolcu ve tabi ki sayısız yönetici gelip gidiyor, değişmeyen tek şey ise o kulübe gönül vermiş taraftarlar oluyor.
Her yıl yeni bir kadro kuruluyor ve bizler bu oyuncuları alkışlıyoruz. Ertesi yıl, başarısı olmayan yeni yüzlerle yeniden sil baştan başlanıyor, kulübün tarihinden, geçmişinden haberi olmayan oyuncular formayı sırtına geçirince takımın sahte neferi oluyor, gol sevincinde armayı öpüyor. Aynı futbolcu sezon sonunda kulübü icraya verip parasını faiziyle geri alıyor bir yıl sonrada aynı yönetin aynı futbolcuyu aynı kulübe tekrar transfer ediyor.
Taraftarlar da ne yazık ki içinde aidiyet duygusu olmayan bu oyuncular topluluğunu izliyorlar. Bu durumda kulüpler haliyle yolgeçen hanı olmakta, yöneticilerin hatta basının bile ezbere sayabileceği bir takım ne yazık ki oluşamamaktadır.
Geçmişte yapılan hatalar göz önüne alınarak, kararlılıkla ve korkusuzca bir kaç yıllık planla yola çıkılsa, modern tesisleri ve stadı olan kulübün, gerçek anlamda alt yapısından yetişmiş, şehrin veya takımın ruhunu yansıtan, forma aşkıyla yanıp tutuşan genç bir takım yaratılabilirdi. Mantıklı borçlanmalarla ilerde gelir kaynağı oluşturabilecek altyapı, tesisleşme, genç ve stratejik oyuncu yatırımı yerine gelir getirmeyen popülist işler borç bataklıkları kısır döngüsüne girilmesinin kulüpleri getirebileceği iflas noktası asla unutulmamalıdır.
Günümüzde büyük kulüp olmak, ne yazık ki kulüplerin isimleri ve geçmişleri ile değil, pastadan, gelirden ne kadar pay aldıkları ile açıklanabilir hale gelmiştir. Bu nedenlerle sportif ortamın değişim ve gelişim dinamiklerini çok iyi analiz etmeliyiz.
Tüm anlattıklarım doğrultusunda hareketle doğru yola girilmeli, doğruyu da korkmadan gerçeklerle yüzleşerek bulmalıyız. Yoksa her yıl aynı nakarat unutulan bir şehir veya takım tarih sayfalarında yerini alır.
İşte bunun için olamazsa olmaz alt yapı akademi akademi.Fabrikanızı kurun kendi futbolcunuzu yetiştirin takımınıza kazandırın hatta bunu daha iyi değerlendirip parlayan ve öne çıkan yıldız futbolcuları bilinçli bir şekilde değerlendirip kulübünüze ve akademinize ve profesyonel kulüplerinize ekonomik gelir sağlayın.
Bu gerçekler ve düşünceler sadece Urfaspor için değil Türkiye’de bu tarz ve sistemde yönetilen tüm kulüpler içindir.
MURAT ŞAHİN ŞAHANOĞLU
