Korkunun korkusu

Cellada boyun eğmeden, başı dik, insani değerlerinden taviz vermeden, süresine bakmadan özgürce nefes almak isteyenler arasındaki tercihtir.

Korkunun korkusu

Yaşam hep korkuyla, ezik, köle gibi uzun yaşamayı seçenlerle, cellada boyun eğmeden, başı dik, insani değerlerinden taviz vermeden, süresine bakmadan özgürce nefes almak isteyenler arasındaki tercihtir.
Bu yüzden korkaklarla cesurların tercihi bellidir.
Evde, sokakta, iş yerinde, sinemada, parkta, okulda kısacası her yer de korkuyla yaşamamızı istiyor muktedirlerle tetikçileri.

Zira korkaklar, hep panikler, her şeyden korkuyorlar.
Pervasızca, ahlaksızca, insafsızca saldırmalarının nedeni budur.
Korkunun korkusu sınır tanımıyor.
İstiyorlar ki:

Yaşam hakkı, can, mal güvenliği, özgürlükler kağıt üzerinde
bile söz konusu olmasın.
Bilim değil hurafeleri, kalem değil güçleri konuşsun.

Düşünmek, yazmak, okumak, konuşmak, bakmak, yemek, içmek, hakkına, adına, kimliğine, diline sahip çıkmak hatta izinleri olmadan nefes almak dahi yasak olsun.

Dünden günümüze bu rezil anlayış hiç değişmedi.
Sadece uygulayıcılar değişti.
Kaldığı yerden devam ediyor.
Ancak hatırlatmadan duramayacağım.

Acıdır ki, Fırat’ın doğusunda, kıyaslanması bile imkânsız yaşananlar hiç görülmedi, görülmek istenmedi, sessiz kalındı hatta hep kutsandı.
Doğal felaketlerde bile bakış açısı aynı oldu.

Bu nedenle Fırat’ın batısında ki toplumun büyük çoğunluğu şaşkın, ne yapacağını, kime, nasıl tepki vereceğini bilemiyor.
Dün alkışladıkları güçlerin vahşetleri, hukuksuzlukları, yasa tanımazlıkları karşısında cılız sızlanmaların ötesine geçemiyorlar.

Diğer yandan dün olduğu gibi bugün de boyun eğmeyen, başı dik, yaşamı uğrunda ölecek kadar seven, direnen zelal yürekler var olacaktır.
Tüm dillerden SELAM OLSUN onlara.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu