Kıvırmaya, dolandırmaya, evirip çevirmeye hiç gerek yok.
Farklı çerçevede sunulsa da fotoğraf aynı.
Dün siyah beyazdı, günümüzde renklendiriliyor yalnızca.
Ahlaksızca yok sayılan kimlikler, haklar, özgürlükler hala aynı fotoğrafta.
Yalanlar, yağmalar, talanlar, hukuksuzluklar, barbarlıklar yerli yerinde.
Hak, hukuk, adalet, birlik beraberlik, yurtta, dünyada barış maskelerinin dönemlere göre boyutları, desenleri değişiyor sadece.
Farklı görünme numaraları, danışıklı olarak kavga görüntüsü vermeleri, posası çıkmış nafile çabalardan ibarettir.
Nasıl ki kirli savaşlarda taraf olunamazsa, kirli ittifaklarda da olunmaması gerekir.
Ancak öyle olmuyor.
Her zaman, her gerektiğinde bir araya geliyorlar.
Birlikte dokunuyor, birlikte vuruyor, aynı yolda birlikte yürüyorlar.
Sabah, akşam, birbirlerine söylenmedik söz bırakmasalar da aynı saflarda buluşuyorlar.
Fezlekeler, teskereler, sayısız mutabakatlar mesela.
Defalarca ve iki gün önce buna bir kez daha tanık olduk.
Güçlendirilmiş demokrasi, hak, hukuk, adalet öyle mi?
Alsın başlarına çalsınlar.
Unutanlar unutsun, unutulacağını sananlar sansın.
Aynıdır, birbirlerinden adları dışında farkları yoktur.
Haksızlık olmasın.
Aynı bedene ait olsalar da ayak giysileri farklı.
Sol görünende postal, diğerinde takunya.
Vicdandan, sevgiden, saygıdan yoksun coğrafyada şaşırmamak gerek aslında.
Bilinmelidir ki, yalanda yarışanlar doğruda buluşamazlar.
İnkâra ortak olanlar, özgürlüklere tahammül edemezler.
Anlatamıyoruz, anlaşılamıyor, anlaşılmak istenmiyor maalesef.
Einstein;
” Dünyanın atom çekirdeğinin parçalana bilirliğini keşfedecek dehalara değil, vicdanlı yüreklere ihtiyacı vardır.”
Derken laf olsun diye söylememişti.
İnadına sevgiyle, vicdanla yaşamak ve yaşatmaktan yanazelal yüreklere tek değil, tüm dillerden SELAM OLSUN onlara.
Not: Parti, örgüt, şahıs ismi zikredilmesi konu dışıdır.