Ayşe AY Yazdı: Yolda Olmak 2

“Bunu arzulayan her insan, kendi beyninin heykeltıraşı olabilir.” Santiago Ramon y Cajal, 1923

Yolda Olmak 2

Klasik Hindu geleneğinde zihni odaklamak için meditasyon esnasında tekrarlanan kelimeler ya da cümleler verilebiliyor. Mantra adı verilen bu kelimeler sanskritçe dilinde tekrarlanıyor. Hinduizme göre mantralar sürekli tekrarlandığında kişiyi koruma altına alan titreşimi yüksek spiritüel sesler olarak tanımlanır. Bu inancın doğruluğunu bilemem ama mantraların pek çoğunda “M” sesi vardır ve bilimsel araştırmalara göre “M” sesinin ve şarkı söylemenenin sinir sistemini düzenleyici bir etkisi var.

Ben şahsen arada mantraların şarkı formatlarını dinlemeyi çok severim. Ayrıca sanskritçe olan bu kelimelerin anlamları üzerinde çalışmak da çok keyiflidir. Bu gelenek içerisinde ilk tanıştığım mantra “So Ham” oldu. Açıkçası ilk duyduğumda “Ben Oyum” anlamına gelen bu mantrayı çok saçma bulmuştum. Ne demekti “Ben oyum”, yani “Ben şimdi uzakta mıyım?” “Eğer ben uzaktaysam şu anki ben kim?” gibi soruları sormaktan kendimi alamamıştım. Ben o olamazdım, ben buradaydım, kanlı canlı vardım işte. O olduğumu anlamam 10-12 senemi aldı. Ve bunu bir kitap okuyup anlamadım, spor salonunda yoga çalışmasında aldığım ilk nefesle hissettim. O ilk nefesle içimde hissettiğim o derin kederin nasıl dağılabildiğini fark ettim. Ve yoga uygulamaya devam ettikçe bir takım korku ve endişelerim kendiliğinden yok olmaya başladı. Karanlıkta araba kullanmaktan çok korkuyordum, bir gece baktım ki araba kullanıyorum, korkumu bile unutmuştum. Demek ki ben korkum değildim, ben O’ydum, cesur olan… Sonrasında aldığım ve halen daha sürdürmekte olduğum mindfulness eğitimlerinde beyin yapısının ve sinir sisteminin mindfulness tekniklerini hayata geçirerek dönüşebileceğini öğrendim. Artık “insan beyninin çocuklukta değişebildiği, yetişkinlikte ise artık değiştirilemez olduğu” düşüncesi tarih olmuştu. Deneyimim bilimsel bilgilerle desteklenmişti.

Yolda Olmak 2

 

Buraya kadar yazdıklarımı okuyunca mucizevi bir yöntemle bütün hayatınızı değiştirebileceğiniz izlenimi vermis olabilir. Fakat her şey teori de anlatıldığı gibi kolaylıkla, istenilen biçimde, arzu edilen sonuçlarla gerçekleşmiyor. Tüm bu teknikleri düzenli olarak uygulamak gerekiyor. Ve en önemlisi de bu teknikleri uygularken beklentisiz olmak. Çünkü değişim kendiliğinden gerçekleşiyor, sen yönlendiremiyorsun. Sonuca odaklanıp hayatında ve kendinde spesifik bir noktayı değiştirmekle uğraşırsan bu stress yaratıyor ve değişim başka yönde gerçekleşebiliyor. Yapman gereken tek şey her ne olursa olsun, her ne yaparsan yap dikkatini açık, yargısız ve arkadaşça olana yönlendirmek. Ben her geçen gün değiştiğimi farkılaştığımı hissediyorum, yolculuğumu seviyorum ve önümde O olmak için çok uzun bir yol olduğunu, hatta O olmanın bu yol olduğunu biliyorum.

Kısacası şu ân ben dediğim aslında her ân değişiyor ve ona dönüşüyor. Ona dönüşene ben dediğim zaman o yine orada beliriyor. Tıpkı bir soğanın kabuklarını soymak gibi her yeni kabuğun altından yeni bir kabuk beliriyor. Ve belki de insan olmak, insanlaşmak denilen kavram böyle bir şey.

NOT 4: 21 Haziran ALS farkındalık günüydü. 21 Haziran yılın en uzun günü, en kısa gecesidir.

Hasta olanlar ve hastasına bakanlar bilirler ki, hasta ve yakınları için geceler çok daha zor geçer. Hasta ve yakını, bir an önce günün doğmasını beklerler ki sıkıntılarına çözüm bulabilmek için yeniden umut olsun.

ALS hastaları için en uzun gün umudu ve sabrı temsil eder. En kısa gece ise, fazla umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini, günün yeni umutlara yelken açacağına işarettir…

Her şeye rağmen nefes varsa umut vardır!

En kısa zamanda Türkiye’de bir ALS merkezinin açılması dileğiyle…

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu