Amerika da vitrinlere, kapılara;
” Siyahlar ve köpekler giremez. ” yazıları asılıyordu.
Ulaşım araçlarına ya binemiyor ya da oturmamak, oturuyorsa yerini beyaz birine vermek şartıyla binebiliyordu siyahlar.
Acı olan, yüce!! beyazların büyük kısmı bu aşağılık üstünlükten mutlu oluyor veya savunuyordu.
Yakın zamanlara kadar, başta bazı Karadeniz illeri olmak üzere birçok yerde;
” Kürtler giremez, şehrimizi kirletiyorlar. ”
uygulamaları kendi adıma hafızamda hep tazedir.
Acı olan, ülkemin azımsanmayacak bir çoğunluğu, bu insanlık dışı yaklaşımlardan ya rahatsız olmuyor ya da destekliyordu.
Günümüzde ahlaksızlık sınırlarını aşan uygulamalar pandemi bahanesiyle son iki yılda ve özellikle son günlerde inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda.
– Maskesiz girilemez.
– HES kodu olmayan giremez.
– 65 yaş üstü dışarı çıkamaz, toplu taşım araçlarına binemez…
Ve daha sayısız insanlık dışı uygulamalar sergilendi, milyarlarca lira para ve hapis cezaları verildi.
Çaresiz, sessiz kaldık hatta benimsedik de.
Geldiğimiz son nokta ise sözün bittiği yer.
Şaibeli, güvenirliği test edilmemiş, yaptırımlarla dayatılan aşılara karşı yaptırmama hakkını kullananlar için okul, sinema, tiyatro gibi yerlere alınmaması, çalışma, seyahat haklarının ellerinden alınması gibi ahlaksızlık bile olamayacak yasaklardan söz ediliyor.
Muktedirler kendileri açısından dikensiz gül bahçesi peşinde.
Acı olan, muktedirler aklından geçenler için nabız yoklarken, toplumun büyük kesiminin bu ahlaksız, bilim ve insanlık dışı dayatmaları savunuyor olması.
Böyle bir toplumun olduğu coğrafya da muktedirlerin rahatı hep yerindedir ve yerinde olacaktır.
Yüzlerce odalı saraylar da yaptırırlar, yasaları da takmaz hatta uçarlar, satarlar da.
Acı olan bu.
İnsana, yaşama, yaşatmaya, bilime, uygun olmayan tüm ahlaksız, insanlık dışı dayatmalara tüm dillerden LANET OLSUN.
